Bin Muhteşem Güneş

Sevmeye korkuyorum bu adamın kitaplarını. İnsanlar popülerin çekiciliğine kapılmışım da gitmişim, ya da duygu sömürüsüne aldanmışım falan gibi düşünecek diye sanırım. Ne yalan söyleyeyim, ilk kitabını beğenip aldığım ikinci kitabını da pek beğendim ben. Pms etkisi de olabilir ama 200 sayfa birden okuduğum gece ağladım da üstelik.

Türk filmi gibi düşünün, değişik karşılaşmalar, nihai hesaplaşmalar, acılar, yalanlar, aile ilişkileri, yanlış anlamalar var kitaplarında, aşk var, ama bunların ardında bir de devir var, Afgan halkının yüzleştiği. Savaşın ortasında çok karılı adamlar, küçük yaşta evlendirilen kızlar, burkaların altından dünyaya bakan kadınların ezilmişliği var, şeriat var, yerlebir olan şehirler, canını kurtarmak için ülkesini terkedenler, stadyum infazları var. Erkeğe bile şort giydirmeyen bir zihniyet var. Üstelik, hoşuma gitmiyor ama, bir İngilizin, Amerikalının kitabını okur gibi olmuyor, çünkü Rumi'den Tebrizi'den bahsediyor hikayeye dokundurarak, Nasreddin Hoca'ya gönderme yapıyor, adetleri benziyor, falan filan. Benim yaşadığım ülke de müslüman, o yüzden bunlar, bu yüzden olması hoşuma gitmese de benzerlikleri yakalamayı, bir alıntı yapıldığında tanımayı pek seviyorum. Müslümanlığı kullanarak çok yere varıyor insanlar, bu kadar yakın hissetmeme rağmen onlar gibi yaşamadığımıza sevinirken, yaşama ihtimalimiz beni korkutuyor.

Seviyorum ben bu yazarı. Beğendim yine kitabını.

Yorumlar

bevren dedi ki…
4 gün oldu bu kitabı bitireli, ve yorumlarına katılıyorum. Ben en çok Taliban ile ilgili kısımlara takılmıştım. Afgan halkının onlara nasıl baktığını her kesimden kişiler ile göstermesi; yaşananların, benim gibi bu konulara uzak kişiler için, fark edilmesini sağlıyor. Konu olarak da çok etkileyici, yaşananları gözler önüne sermesi açısından da. Üçüncü bir kitabı var mı bilmiyorum ama, varsa da sanırım okuyamıyacam daha fazla. Çünkü kötü etkileniyorum.

Bu blogdaki popüler yayınlar

Sol Baştan Say

Domates Biber Patlıcan

özgüven ve başkasının yerine utanmak