Kayıtlar

Kasım, 2010 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

kal.

eski evindeydik bi gün, ben erasmusa gitmeden önceydi. gündüzdü, neden gündüzdü, haftasonuydu da ben gündüz gündüz mü gelmiştim yoksa bi önceki akşam orda mı kalmıştım, hatırlamıyorum çiçekli bi çarşaf vardı yatağında ve odanın da tavanında lekeler öylece uzanmıştık miskin miskin suskun suskun perdelere bakmak göz alıyordu songs ohia dinlemek istemiştim sen itiraz ettin başta ama sonra sesini çıkarmadın, izin verdin bi şarkı açtım ben, tigress sanırım gözlerimden bi iki damla yaş dökülmüştü it's difficult not to worry about what happens next derken şarkıda, tam bu sözler dökülürken yere gerçekten zordu endişelenmemek ve tam bu sözler dökülürken masandan aşağıya doğru çok anlam yüklemişim ben seyrettiğim tavana meğerse ben ağladım sessiz sessiz orda, ama kendimi paralamadan belirsizliğimize ağladım gözyaşlarımı sildin deli, dedin, gülümsedin gözlerimin içine bakarak her şey güzel olacak der gibi, bilemedin..

la fa la sol.

El ayak çekilince Sohbetler tükenince Dostlar eve gidince Bu geceler işkence.

gizliajans'tan

"... Bak mesela pencerenin önüne bir kuş konar ben seni severim, bir tren yolculuğunda pencereden dışarı bakarken derme çatma bir ev gözüme çarpar ben seni severim, burnuma eskilerden, hangi uzak hatıraya ait olduğunu çıkaramadığım bir koku çarpar ben seni severim, kafama kuş sıçar ben yine seni severim... Anlıyor musun beni?"