artık "ev" demeye başladığım odadan:
Hayat burda çok hızlı. Gerçekten. Hatta ne kadar uyursan uyu dinlenmen imkansız. Böyle söyleyince işkenceymiş gibi duruyor gerçi ama, tatil gibi, upuzun, değişik bir yerde, değişik bir tatil gibi. Burada arabaların yayalara yol vermesine, makineye bozuk para atıp alabileceğiniz şeylerin çok çeşitli olmasına(bir buket çiçekten taze sıkılmış portakal suyuna kadar yolu var), en dandik sokakta yürürken bile acayip tarihi bir yerdeymişim gibi hissettirmesine, metroya otobüse elimi kolumu sallaya sallaya binebiliyor oluşuma, sabah başka bir ülkeye gidip, akşam tekrar Prag'a dönebilmeye, sabaha karşı 4'te bile sokakta rahatça yürüyebilmeye, ve hatta 24 saat kesintisiz ulaşım olmasına, küçük yurt odamızı ev gibi benimsemiş oluşumuza hastayım, cidden. Ama sümkürüyolar ulu orta, ona bi alışamadım gitti. Sanırım bi gün ben de sokakta onlar gibi sümkürebilirsem avrupalı olabilirim.