Kayıtlar

Ekim, 2011 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

geçen sene bugün

geçen sene bugün evde şu an oturduğum yerde oturmuş, önümde yine bilgisayar, üzüntüden kendimi yiyip bitiriyor, sinirlenerek üzüntümü geçirebilirim sanıyordum. bir facebook sayfasına takılmış kalmış f5'e basıp duruyor, sayfaya uğramış tanımadığım kızlara küfrediyordum. kalbim kırıktı. gözlerim ıslak. mutsuzluktan ölünebilir, zannediyordum. ölünmüyormuş.

bizim büyük çaresizliğimiz

"Aslında bir hata varsa o da neydi biliyor musunuz Hata bu kadar ağır bir şeyin altından kalkabileceğini düşünmen Yani, anneni babanı kaybetmişsin Daha çocuksun Bakıyorsun, Aaa yaşıyorum, diyorsun Demek ki kaldırabiliyorum Ayaktayım, bir işim var Çetin iyi kötü okuyor Bi felaket bekliyordum, olmadı, diyorsun Oysa Zamanla oluyor, ne oluyorsa Sen farketmeden, sen anlamadan Çetin, şimdiki Çetin oluyor mesela Ben de şimdiki Murat.."

çılgın analojiler peşindeyim

Pazara gidersin de kimi pazarcı seçtirir, kimisi seçtirmez ya. Eskiden elmaları biz seçerdik. Şimdi pazarcı kendi doldurup zorla tutuşturuyor elimize. Pazarcı kim, o da belli değil. Elimize tutuşturduklarının içinde güzeli de var, çürüğü de. Kimi belli ediyor iyi mi çürük mü diye hemen ama, iyi görünümlü çürükler var bi de işte.

sana yapılmasını istemediğin şeyi başkalarına yasdsdfds

Bazen karşımdakinin de bir kalbi olduğunu unutuyorum. Büyük terbiyesizlik.

söylemesi kolay tabi.

Resim

adrenalin bağımlısı olcam bu gidişle.

bi hayalim bile yok. beni heyecanlandıran hiçbir şey yok.

yine

unuttunuz, görmediniz, görmezden geldiniz..

alice vs the cat

'Would you tell me, please, which way I ought to go from here?' 'That depends a good deal on where you want to get to,' said the Cat. 'I don't much care where —' said Alice. 'Then it doesn't matter which way you go,' said the Cat

sabırsızlığım

Bu sabırsızlığım başıma bela Bi tutsam çenemi İki düşünüp bir konuşsam İki düşünüp bir yapsam Hiç gelmeyecek bunlar başıma Kimden öğrendiysem Nerden benimsediysem Kaçan fırsatlarmış Hayatta risk almak lazımmış Sikerler öyle fırsatları riskleri Tutamadım çenemi hiçbir zaman aferin bana Bi kendimi durduramadım durduğum yerde Bi şöyle derin nefes alıp da üstüne düşünmeye fırsat bırakamadım Nolacak benim bu sabırsızlığım Zerre sevmediğim Zerre anlaşamadığım Zerre alakamın olmadığı adamlara bi seni seviyorum demediğim kalmıştı Onu da yaptık sayılır Durup şimdi demedim de diyemiyorsun ki Biri bin yapmasam azıcık dursam Yok lanet olası annemden geçme sabırsızlığım Amma gerizekalıyım ha hep bu gerizekalı lise sınıfım yüzünden bunlar Hep yine birilerinin ego tatmin savaşının tam ortasında kalmaktan Bir yalnızlık korkusu var bende ki benden içeri Yine sıçtım kendi kendimin ağzıma tebrik ediyorum kendimi Şiir yazıyo gibi oldum ama şiir değil bu Beynimin düşünme şekli bu

kızgınım.

Kendime çok kızgınım. Saflıklarıma iyi niyetlerime falan çok kızgınım.  Hala karşımdakileri kendim gibi sanma salaklığından vazgeçemediğim için, hala herkesin içinde kenarda köşede de olsa içinde kalmış bir iyiliğe inandığım için kendime accayip kızgınım. Direk suçum yok belki içine düştüğüm durumlarda ama yine beni o noktalara benim kararlarım getirdiğine göre, kendime çok kızgınım işte.  2010-2011 yılbaşında ilk defa içimden gelerek bi dilek diledim. Bu sene huzur olsun dedim, aklı başında insanlar olsun etrafımda dedim, insanlar artık büyüsün çocukluk yapmasın istedim. Gel gör ki tersi ne kadar şey mevcutsa toplandılar toplandılar geldiler. Böyle konuştuğum zaman iç seslerinizin "sen çok mu düzgünsün" dediğini duyar gibiyim. Buna normalde cevabım, hayır değilim biliyorum olurdu. Ama şu an değiştiriyorum cevabımı bu kadar mütevazilik yetti. Evet lan öyle şeyler görüyorum ki ben hakkaten baya bi düzgünüm.  Hayır bi de inanılmaz sinirleniyorum, derinlere gö

aslında.

Altı baya baya boş bi özgüvenim Özgüvensiz olduğuma dair de desteksiz bi inancım var

bence de.

Resim

bence de.

Resim

içine atan.

ah be çocuk, kimse sana benim yaklaştığım gibi yaklaşmamış hep kızmışlar, hırçınmışlar, anlamak, sonra çözmek, çabalamak zor gelmiş fatura sana kesilmiş sen de hatalısın, çokça çabalamaya gücü olanları görmezden gelmişsin yormuşsun, sandığın kadar tutarlı da değilsin kendi başına huzurlu da değilsin geceler hiç susmuyor hep konuşuyor senle en güzel ilaç uykudur, onu bile küstürmüşsün kendine. kanepeler derdine çare değil kaçmak da, susmak da.

medcezir.

o kadar yalnızsın ki, git diyemiyorsun. kabuğun kırılır diye o kadar korkuyorsun ki, kal diyemiyorsun..

gidişat

Olayların gidişatını kabullenmem ne nasıl biri olduğumu değiştiriyor bana göre, ne de benden bir şeyler alıp götürüyor, diye inansam da içimde bir yerlerde, biliyorum bir şeyler eksik. Ne duygusuz birine dönüştüm, ne de acınacak durumdayım aslında içimi sorguladığımda, her ne kadar görünen böyle olmasa da. Benim arkadaşlarıma uyarılarım şimdi bana geri dönüyor. Benim onlar için korktuğum gibi şimdi onlar benim için korkuyor, sanırım. Ben pek korkmuyorum da, şaşkınım, şaşırdım kendimi getirdiğim noktaya. Kendimi yok sayacak kadar yalnızlık çektiğimden, bi habermişim. Ben sadece ama sadece yanında olmak istemiştim. dokunmak istemiştim. sarılmak istemiştim. Anlatamasam da. İnandıramasam da. Hep bir güven duygusu, hep bi koruma kollama, hep bi sarıp sarmalanıp, "tamam iyisin, hadi sakin ol, birşey düşünme" yi özledim ya, tam anlamıyla kafama sıçayım.  Sonra gidişatı kabullenmişim. İyi bok yemişim.