bu evrende bir tozsun
Çokça irili ufaklı olaydan sonra gördüm ki ben çok da kendi derdine deva olmasını bilen biri değilmişim. Ufak ufak telkinler yüzeyde işe yarar gibi görünse de insanın tutunduğu bir şeyleri kaybetmesi, sonra da yerine koyamaması bu değişken ruh hallerine sebep oluyormuş. Her ne kadar da tebdil-i mekanda ferahlık varmışsa da insanın dönüp dolaşıp geldiği dükkan aynıymış dostlar. Dükkana ne yeni biri uğramış, ne de kasveti değişmiş ise eğer, o zaman kalp atışları gibi bir tavana bir yere vurabiliyormuşsun. Belki elindeymiş stabil kalmak ama, o zaman da taşlaşırsam diye korkuyormuşsun. Her ne kadar üzülmeler götürse de ömürden ufak parçalar, mutluluklar da ömrü değerli kılıyor bilidiğinden, dümdüz bir çizgiye mahkum kalmak istemiyormuşsun. Tüm bu içsel karmaşan yetmezmiş gibi hayatındaki başroller, figuranlarla iş birliği yapmış yerli yersiz yeni ağlar örüyorlarmış başına, sen ortada boğuluyor, boğuluyor, boğuluyormuşsun, çözüm arıyor, bulamıyor, bocalıyormuşsun. Çözmek istedikçe dolanıyor