Kimse inkar etmedi ki değişebileceğini, değişmedi sadece. Belki istemediler, belki de yapamadılar, ama en azından inkar etmediler... Şimdi garip olan uzaktan bakınca, eskiyen tozlu sarı yüzlerin üstünde bir ton boya, oraya buraya sıçramış, sürrealist bir çalışmaymışçasına, üstelik yakışmışlar da sarıya. Açık ya da koyu değil, gecikmiş renkler bunlar. En çok da gecikmiş maviler, ve gecikmiş bordolar. Üzerlerinde bir heves, yasakları yıllar sonunda delmiş, parçalamış, yıkmış, ve gelip baş köşeye oturmuşlar gibi. O sapsarı katılığa inat 'hevesli' gecikmiş maviler, ve bordolar. Üstelik eski arkadaşları da yanında, aynı, aynı doğallık ve sıcaklıkta. Tek eskiyen ve değişense ortada, her zamanki gibi, apaçık ortada... Hepsi, bir arada, öylece duruyorlar, etkilerinden habersiz, sadece etraflarındaki diğer renklere yakışmaya çalışarak, tek dertleri şimdiye ayak uydurmak. Zorlanmıyorlar da, acıta acıta bizleri, zorlanmıyorlar, kendileri gibi etrafları da yeni çünkü, bir tek sarılar kalm