Kayıtlar

Ağustos, 2009 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

yırtık çorap

Tatildeyken aklımdaydı bu konu da, artık dün de tatilden dönüp ailecek görüştüğümüz bir aileye yemeğe gittiğimizde başıma gelince, dedim artık farz oldu bunu yazmak. Bunu da hep düşünür dururdum da utanırdım. Halbuki niye utanıyorsam, ayağa giydiğin çorap işte. Hem nankör olan o, benim ne suçum var ki, di mi? Bu çorap dediğimiz nankör giyecek, ki 'gerçekten' nankördür, artık başparmaklarımızla mı anlaşamaz, amaan çorap al gitsin nolacak diye dandik çorap aldığımızdan mıdır, yoksa sırf inadına özellikle mi yapıyor, ya da bir benim mi başıma geliyor bilmem ama, yırtılıyor işte. Aşınıyor işte bir şekilde, ömrü doluyor. Yırtılmasına yırtılıyor da buradaki enteresan kısım şu ki, öyle evde ayağına giyerken, boş boş otururken ya da ayakkabını hiç çıkarmayacağın zamanlarda yırtılmaz. Mesela bütün gün sokakta gezersin ayakların haşat olana kadar ayakkabının içinde yok yırtılmaz. Ama mesela o günün sonunda sen ola ki evinden başka bir yere gideceksen, hah, yırtılır işte. Zamanını bekler.

tuvalet kağıdı

Resim
"...Selpak Tuvalet Kağıdı, yeni üretim teknolojisi sayesinde Türkiye'nin hem en yumuşak hem de suya en dayanıklı tuvalet kağıdı haline getirilmiştir. Yenilenen Selpak tuvalet kağıdının 3-katlı hale gelmesiyle beraber; dolgunluğu, kalınlığı ve gramajı artmıştır." "Onun adı Papia, 3 katı sayesinde daha yumuşak, daha dayanıklı. Çünkü daha iyisine layıksın." Ya da, Dayanıklı... suyla ilk temasında dağılmayan, parçalanmayan Familia , suya atılınca bir müddet sonra eriyecek kadar da doğaya saygılı. Yumuşak... özel gofraj yapısı ve extra yumuşak dokusu ile hassas tenlerin sevgilisi. Doğal... %100 saf selülozdan üretilen Familia’da yapay beyazlatıcılarda kullanılmıyor Sen neymişsin be tuvalet kağıdı. Gofraj ne lan. Hani nesquik, ç

bunu sana yazıyorum

gidiyorum yine ben bu akşam. sen de gidiyorsun gerçi. baya bi uzak olacağız anlaşılan. ben güneyin en güney kıyısında sahilde otururken sen batı avrupa trenlerinde yan koltuğunda çantanla uyukluyor olacaksın. neyse çok büyütmeyelim , uzatmayalım bu seramoniyi, di mi? dönüşü var nasılsa yine memur şehrine, gerçi, sen mezun olurken, ben çek cumhuriyetlerine giderken.. tek söylemek istediğim aslında, dün dedin ya blog okumanın zararları diye, ne bileyim üzüldüm, birşeyler yapmak istedim senin için ama asker uğurlama, bavul, ev toparlama, yetişmem gereken yerler, olmadı o yüzden, hatta çamaşır suyu kokan ellerimle çıkacağım az sonra evden. sen sakın, hiç düşünme öyle şeyler, benim tek düşündüğüm sensin. Bak şimdi gözümden damlayan yaşlar senin özlemin için, dinlediğim şarkılar senin ağzından, ve söylediklerim sana söyleniyorlar.hem benim uykum seninle geliyor, sabahları güneş seninle doğuyor, içtiğim sigarada birada, izlediğim filmlerde hep sen varsın ki, deli. hiç şüphen olmasın aidiyetim

git

Ay, bazen karışır işler. Hani çok basittir aslında da yapmak mı istemezsin o alternatifi, içinden mi gelmez, kulağını şöööle ters taraftan uğraşırsın tutmaya. Olmaz sonra kafan karışır, düzenin allak bullak olur, sonunda gene o tek yola kalıverirsin. Hatta sonradan sana normal de gelir o, çok yapılabilir bir şeymiş gibi, eskiden beğenmediğin halde. Bazen baya karışır işler. Aşağı tükürsen sakal, yukarı tükürsen bıyık olur. Yeri gelir bunu sana birisi söyler, sen ya sakalsındır, ya da salak, sinirlenirsin. Çok eskide kalmış bile olsa bi anda bi sabah geliverir aklına bir kağıt parçasının üzerindeki 3-4 kelime, işte böyle yazarsın. Karışır bazen. Eminsin gibi, değilsin gibi, tanıyosun gibi, ya da hiç tanımıyorsun gibi. Beklediğin tepkileri vermez, beklemediğin şeyleri söyler. Çok sevindirir, ama üzer de. Seni hem çok iyi tanır, hem de tanımaz gibi kırar zaman zaman. Karışır bazen kafan. Gitmek istersin, gidemezsin.

özet

Aslında yazının başlığı 'evde yalnız' da olabilirdi. Sonradan düşününce aklımdakileri özet yapmaya karar verdim. B12 eksikliğim sağolsun düşündüklerimin yarısını unutuyorum ama kalanları toparlamaya çalışacağım şimdi biraz, içimden geldiler. Evde yalnız, ne büyük bir hayaldi aileyi tatile yollayıp yalnız yaşamak. E gerçekleşti de, 6.5 haftadır yalnızım evde. Çok güzelmiş sorumluluk hissetmemek birilerine karşı, istediğin saatte gelip istediğin saatte çıkmalar, çok güzelmiş. Evde sigara içebilmeler, çıplak dolaşabilmeler, banyonun kapısını kapatmak zorunda olmamalar, evin her köşesini kullanabilmeler falan. Hem bir kere evin daha bir senin evin oluyor ki yalnız olduğunda. Normalde uğramam bile salona, şimdi en sevdiğim yer salon. Yemeğimi bile salonda yiyorum, odamın pabucunu dama attım. Öte yandan zor tabi yalnız yaşamak, alışverişti yemekti bulaşıktı çamaşırdı hepsini düşünmen gerekiyo. Biraz daha mı büyüyosun ne yalnızken? Hem insan yalnız yalnız nereye kadar, bir ses arıyor

bu sabah

Değişik bir sabah oldu bu sabah. Çarşafımı özledim, pijamamı falan. Daha da özleyeceğim, gidiyorum çünkü bu akşam ben. Güzel bir yerlere. Güzel insanlarla. Diğer güzel insan da gidiyo ama uzaklara bu sabah, dün kısalan saniyeler bugün yine uzamaya başlayacak, gıcık saniyeler. Telefonu falan da yok, nasıl olucak ki? Karnım aç, yok yok karnım değil, gözüm aç. Reçeller, yağlar sucuklar falan yemek istiyorum şimdi. Yiyince özlemi, sıkıntıyı bastırırmış gibi geliyo. Hiç değilse yarım saatlik oyalanma. Bikiniler öyle demiyo ama sonra işte, limon lifleri de terketti beni. 6 rakamını sevmiyorum tartıda. Bom. bi de : atv haber artık haberlerinde Requiem for a Dream müzikleri kullanmaktan vazgeçsin.

phantasmagoria in two

Üzüyor beni baba Tim ve oğul Jeff Buckley. Çok güzel bir şarkı, ben anlamlar yükledim, siz de dinleyin istedim sadece.

fotoğraf

Görmek istemem yüzünü, tanıdıksın çünkü çok, sanki eski hallerimin ucuz bir kopyası gibi, görmek istemem o yüzden yüzünü. Gözlerin aynı, kaşların aynı, muhtemelen aynı yine sözlerin. Ne var ki tanımam derinin arkasındakini artık. Birileri seni çalmış da, bedenini maske etmiş kendine adeta. Direnmemiş, teslim etmiş gibisin kendini iki ayakkabı bağcığına. Yüzünün ardında, hem çok tanıdıksın, hem çok uzak. Hem uzaksın, hem yabancı. Karar verdim, en çok bu halini seviyorum, uzakta, mutlu, durgun ama umutlu. Ve karar verdim en çok bundan nefret ediyorum ya, farklı, yeni, istekli ve yine güzelsin eskisi gibi.. Görmek istemem yüzünü, tanıdıksın çünkü çok, sanki eski hallerimin ucuz bir kopyası gibi, işte bu yüzden görmek istemem yüzünde yüzümün hüznünü.