Kayıtlar

Ocak, 2011 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

konser.

Pazartesi akşamı finallerden fırsat bulup, enteresan bi şekilde belli bi çoğunluğa da ulaşabilip Oi Va Voi konserine gittik. Gerçi sevgili sedasade gelemedi bi buruktuk ama olsun (okuyosun di mi bu satırları =). İyi ki de gitmişiz konser baya güzeldi, bildiğin müzik ziyafeti, gerçi belki daha uygun bi mekanda olabilirdi ama sanırım o zaman da atmosfer böyle olmazdı. İyiydi hoştu fekat bu konsere gidince de iyice pekiştirdim ki benim bu konser seyircilerinde anlamadığım bi eğilim var: cep telefonu, fotoğraf makinesi ve benzeri aletlerle, fotoğraf/video yakalamaya çalışmak. Ama ısrarla, bildiğin azimle, konseri siklemeden, iki ayağının parmak ucunda, müziğin ritmine şöyle bi kendini bırakmadan sapık gibi görüntü almaya çalışmaları beni acayip şaşırtıyor, hatta tilt ediyor. Bi kere grubun fotoğrafını niye çekiyorsun, ben bunun arkasındaki bilinçaltını merak ediyorum. Napcan onu. Açıp bakacak mısın nedir? Hay zaten o karanlıkta o yanar döner ışıklarla çektiğin fotoğraf bi boka benzemiyo

önceden söylenmişi var.

You may not be her first, her last, or her only. She loved before she may love again. But if she loves you now, what else matters? She's not perfect, you aren't either, and the two of you may never be perfect together, but if she can make you laugh, cause you to think twice, and admit to being human and making mistakes, hold onto her and give her the most you can. She may not be thinking about you every second of the day, but she will give you a part of her that she knows you can break her heart. So don't hurt her, don't change her, don't analyze and don't expect more than she can give. Smile when she maked you happy, let her know when she makes you mad, and miss her when she's not there. Bob Marley

sever gibi yapıyorum.

This is the story of the first and last time i ever fell in love with the beautiful, complicated, fascinating woman who inhabits my soul, I’m pretty sure you are going to leave me tomorrow so I better say this while I have a chance, whether we are together or apart you will always be the woman of my life, the only man that I will ever envy, is the man who wins your heart, and I always believe that is my destiny to be that man, if we never see each other again, and you are out walking one day and you feel certain presence beside you, that will be me, loving you where ever I am. bi de : önce hollywood versiyonunu izlemekle ayıp ettim sanırım. acilen kore versiyonunu da izlemem lazım.

terbiye.

Şimdilerde Can Dündar'ı ezmek karalamak falan moda oldu gerçi ama ben severim kendisini eskiden beri. Zamanında "İçine Atan" isimli yazısı da nedense çok oturmuştu içime. İçine atan biri olduğumdan değil, aksine içime atamazken etrafımın içine atanlarla çevrili olmasından. Nedense dedim ama biliyorum aslında nedenini, benim, uzun boylu çocuk'a söylemek isteyip de bir türlü anlatamadığım şeyleri bir çırpıda özetleyiveriyordu yazı, benim çırpınıp çırpınıp sonuca varamayınca tek başınayım sandığım zamanların aksini kanıtlayıveriyordu. Bir tek uzun boylu çocuk da değildi, şimdi farkettim de bir takma isimle bile burada yer alamamış eski bir dosta da nanik yapıyordu bu yazı zamanında. Sonra anlaşıldığı üzre o dost, eski bir dost oluverdi. Çok kolay olurdu bir anda döküvermek sözleri ama olmuyor nedense bu sefer, bu sefer korku var. İçimden atıp kurtulmak ne kolay olurdu halbuki, zaten hiç anlayamadım içine atan insanları, ne zor şeymiş arkadaş, insanın zihni bir dakika dur