terbiye.

Şimdilerde Can Dündar'ı ezmek karalamak falan moda oldu gerçi ama ben severim kendisini eskiden beri. Zamanında "İçine Atan" isimli yazısı da nedense çok oturmuştu içime. İçine atan biri olduğumdan değil, aksine içime atamazken etrafımın içine atanlarla çevrili olmasından. Nedense dedim ama biliyorum aslında nedenini, benim, uzun boylu çocuk'a söylemek isteyip de bir türlü anlatamadığım şeyleri bir çırpıda özetleyiveriyordu yazı, benim çırpınıp çırpınıp sonuca varamayınca tek başınayım sandığım zamanların aksini kanıtlayıveriyordu. Bir tek uzun boylu çocuk da değildi, şimdi farkettim de bir takma isimle bile burada yer alamamış eski bir dosta da nanik yapıyordu bu yazı zamanında. Sonra anlaşıldığı üzre o dost, eski bir dost oluverdi.

Çok kolay olurdu bir anda döküvermek sözleri ama olmuyor nedense bu sefer, bu sefer korku var. İçimden atıp kurtulmak ne kolay olurdu halbuki, zaten hiç anlayamadım içine atan insanları, ne zor şeymiş arkadaş, insanın zihni bir dakika durmuyor, durulmuyor, bilmeden terbiye ediyorsun beni.

Çok arada kaldım, iki arada bir derede kaldım, aklımı bir yerlerde bıraktım, ve çok bunaldım...

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Sol Baştan Say

Domates Biber Patlıcan

özgüven ve başkasının yerine utanmak