Bogulmak

 Ne kadar zamandir yazmiyorum. Bu sefer eski postlara bakip kaybolmamak icin hic onlari okumadan bu bos sayfaya geldim. Cunku biliyorsunuz eski postlara dalip hicbir sey yazmadan cikmak bir ritueldir benim icin. Sik sik kendimi dusunurken buluyorum, yazmak bana iyi geliyor, yazmayi seviyorum, e neden yazmiyorum diye. Bilmem. Yazmiyorum iste.

Bir kitap okuyorum bu aralar, ismi 'Anxious People'. Kitap kulubunun son kitabi cok depresifti diye 'feel good' bi kitap secelim dedik bu ay, ben de oldukca endiseli bi insanim diye bu kitabi onerdim, fakat sanki kitap beni daha cok gerdi, merakla sonunu bekliyorum, umdugumuz gibi iyi hissettirecek mi diye. Kitapla kavga suredursun, icindeki bir cumle bana cok eski bi animi hatirlatti.

Anamur'dayiz, alabalik ciftligine piknige gitmisiz. Ciftlik bir nehrin yanina konuslandirilmis, ve nehirden buz gibi sular akiyor. Ayagimizi icinde en uzun tutma yarismasi falan yapardik. Karpuzlar biralar nehirde sogurdu. Gercekten soguktu, cok uzun duramazdiniz. Her sene gittigimiz bu ciftlik bir sene bir kopruyle alanini genisletmis ve bize nehrin ilerlerindeki kiyilari da kullanma imkani saglamisti. O sene biz de yemekler hazir olurken ilerilere yuruduk. 2 yetiskin, 3 cocuk, ben cocuk kategorisindeyim, herhalde 14-15 yasindayim, oyle yuruyoruz, nehre ayagimizi sokuyoruz, sakalasiyoruz falan.

Bi an nehrin ortasinda bi adamla gozgoze geldim. Adam batip cikiyor, nehrin debisinin en yuksek oldugu orta yerinde. Nehir tabanlari V gibidir, ayagim degiyor, sig sanarsiniz, kandirir sizi. Ortasinda su da hizli akar ustelik. Adam tam da ortada, ama hep derler ya, bogulan bir insan filmlerdeki gibi bagirmaz, cirpinmaz, bogulur gider diye. Hatta cocuklari bogulmaya karsi korumak icin de sessizlikten korkun derler. Neyse. Aynen oyle, adamdan ses cikmiyor, her sey saliseler icinde oluyor, ben adami gorup kilitleniyorum, soguk, ya bana bir sey olursa, vesaire dusunmeden adama dogru gidiyorum, aklimda bi ilk yardim sahnesi canlaniyor denizden birini kurtarmayla ilgili, ben nefesimi tutayim diyorum, gercekten de adama ulasir ulasmaz adam can havliyle beni suyun dibine cekiyor, suyun altindan adami yuzeye ve kiyiya dogru itmeye calisiyorum, o sirada benim nereye gittigimi merak eden insanlar durumu farkedip yardima geliyor, ellerini uzatip adami kiyiya itmeme yardim ediyorlar...

Belki hepi topu 3 saniye. Ama neler oldu oyle!

Cikiyoruz sudan, adam kendine geliyor, belki 20 lerinin sonlarinda, ya da 30 larinda, iri yari bir adam. Ben de 14-15 yasinda zayifca bi genc kizim. Adam nedense olumden donmus biri olarak hissedebilecegi onca duygu arasinda utanmayi seciyor, kocaman bi adamin, gorece ufak bi kiz tarafindan kurtarilmis olmasi herhalde agrina gidiyor. Ne kadar ilginc degil mi. Acaba kendimce sacma bi sekilde az kalsin olecek olsam, kurtulunca utanir miydim ben de?

Bense kendime sasiriyorum, nasil gittim oyle hic dusunmeden ve korkmadan! Bi yandan kendimle gurur duyuyorum, bi yandan kendimden korkuyorum, bi yandan da adama ulastigimda beni yakalayip suyun dibine cektigi an beynimde oynayip duruyor. Belki o ilk yardim videosuna denk gelmemis olsam, onun olabilecegini ongormesem, nefesimi tutup hazirlanmasam, orada bogulup gidecektim belki. Dumduz bir yaz gunu, balik yemeye piknige gittim diye, oracikta bitecekti hayat. 

Insan dusunmeden edemiyor, savmisim iste sirami, simdi bunca anlamsiz sey icinde bogulmaya deger mi diye..

O degil de, bi twitter thread'i cikarmis buradan. Gelin size seksist bir adami bogulmaktan kurtarma hikayemi anlatayim, 1/10 ....

Till next time!

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

veet reklamı

Dışarda Corona, Evde Corona