Dışarda Corona, Evde Corona

Merhaba.

Bu sefer önceki yazıları okumadan geldim... Çok garip zamanlardan geçiyoruz, üstüne bir de hiç keyfim yok. Ne evde huzurum var, ne işte huzurum var, üstüne bir de eve tıkıldık kaldık, ailemizin yanına gidemez, sağlığından endişe eder olduk... Öyle işte saçmasapan...

Bazen düşünüyorum, dünya o kadar saçma bir hal aldı ki, belki de iyi oldu annemin görmediği bu günleri? Ne aptalca bir teselli bu değil mi? Aptalca olduğunu bile bile insan düşünmeden edemiyor. Belki görecek güzel günler yokmuş zaten. Sadece göz yaşı, acı, sıkıntı varmış. O yüzden işte, diyorum ki bazen, belki de iyi olmuş.

Az önce google'a sordum, bilmiyor. Aort anevrizmasından ölenler acı çekerler mi? Çok ani oluyormuş ya hani, belki öyle birden bir huzura kavuşmuştur... Öyle midir acaba?

Bazen öyle üzülüyorum ki bir kez daha sarılamayacak olmama. Öyle ki sanki bir kez sarılsam hiçbir derdim kalmazmış gibi geliyor. Öyle pişmanım ki günlerce saatlerce doya doya sarılmadığıma. Belki de bu yüzden rüyalarımda gelip bana sarılıyor annem. Sesimi yükselttiğim, kızdığım günlere öyle pişmanım ki. Yokluğu o kadar, o kadar büyük ki. Hiçbir şeyle dolmuyor. Acısı o kadar büyük ki neye üzülsem kıyaslanamıyor, neye çok üzülsem sonunda kendimi annemin artık bizimle olmayışına ağlarken buluyorum..

Ne dersiniz? 2021'i göremeyecek miyiz acaba? Belki tüm bu uğraşlar çabalar boşa. Belki tüm bu kalp kırıklıkları, hepsi, boşu boşuna...

O çok beklediğim zamanlar (!) geldi. Vize başvurumu yaptım, olumlu sonuçlandı falan... Bu yaz sabbatical alıp deniz kenarına gidecektim sözde. Evden çıkabilirsek iyi... Tehlikeli oldu yalnız bu vize işinin çözülmesi. Pazartesi gidip istifamı verme hayalleri, çık aklımdan. Hala ne yapacağımı bilemiyorum ama en azından cv'mi güncelledim. Dursun.

Tek bildiğim şey çok yorulduğum. Belki bazıları daha çok yorulmuştur benden ama, bu benim de çok yorgun olduğum gerçeğini değiştirmiyor...

Görüşmek üzere.




Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

veet reklamı

Bogulmak