mezun

“If a fiddler played you a song, my love…” diye başlar çok güzel bir şarkı, ve bilirsin bana bizi düşündürür. Bilir misin ki yakın olayım, uzak olayım, tekrar tekrar dinlediğimi bu şarkıyı, ve dinlerken dağınık bir odada çok da temiz olmayan bir tavanı, büyük bir huzur ve yanımda atan kalbinle seyrettiğimi hayal ettiğimi... Ne zamanın önemi vardır o an, ne de mekanın. Saatler geçer ve ben sıkılmam, ne evime gitmek isterim, ne temiz hava almak, yeter bana orada olmak. Ölüyormuşumcasına gözümün önünden geçer sahneler, senle olmayanları kovar, olanları başa sarar tekrar tekrar izlerim. Kendimi dinlemeye çalışırım, içimde huzurdan başka çok da kıymetli bir şey bulamam o an. Şimdi bir veda yazısı mı olmalı bu yıllık yazısı? Ya da bölüme, okula dair anılarımızdan mı bahsetmeli miyim? Bir Seha Can konserinden başlamam gerekir eğer öyleyse, Seha Can’ı mı izlemiştim yoksa seni mi? Yağmur yağarken şöyle bir bölüme doğru yürümemiz gerekir, ve yazdığım bir kağıt parçasının, bölümün köşesini döndüğümüzde nasıl da anlamladığını hatırlatmam... Telefon eder ve “hala uyuyo musun, yuh!” diye kaldırıp okula getiririm seni, bitmeyen ödevlerin ilerleyen saatlerinde küfretmemiz, ya da lab koltuklarında başımı omzuna yaslamam, kapının önünde birer sigara içmemiz gerekir, bazen güneşli bir günde elimde çayımla bir kenara oturup sporda ne kadar başarısız olduğuna gülümsemem gerekir sonra, bir şenlikte çimlerde güneşe hasret yudumlamak gerekir kırmızıları, yolumuz devrime, oradan yüzüncü yıla uzanır, kahkahalar ve insanlar olur etrafımızda sevdiğimiz, sonunda yalnız kaldığımızdaysa bir kutu portakal suyu ya da demlenmiş bir çay belki de yeter ve artar beni mutlu etmeye, çünkü hala hatırlarım o aptal günü, ve yüzünde şaşkın bir ifade, elinde poşetlerle bakkaldan gelişini. Filmlerde görüp de “yok artık” dediğimiz bir sahneyi, tren garında sahiden de yaşamamız gerekir en sonunda, ve bitiremem henüz bitmeyen bu hikayeyi... “Everywhere there's rain my love / Everywhere there's fear…” diye bitiyor kıymeti bilinmeyen müzisyenimizin şarkısı, biliyor mudur acaba kaç aşığa hayal kurdurduğunu? Daha kaç kere dinleriz bu şarkıyı dersin? Biter mi bu hikaye? Yaşayarak öğreniriz bunları, zaman gösterir bilirim. Yıllar sonra bir gün açıp bunu okuduğunda ben yoksam yanında, hatırla ki seni çok, çok, çok sevdim...

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Sol Baştan Say

Domates Biber Patlıcan

özgüven ve başkasının yerine utanmak