paranormal activity

Geçenlerde bahsetmiştim en son gittiğim 'korku filmi' diye nitelendirilebilecek filmi ilk 15 dakikasında terkettiğimden ve korku filmi izleme konusunda hiçbir sıkıntım yokken bu olay yüzünden kendimi sorguladığımdan.

Bugün bir gaz gidelim dedik bu filme, başta biraz tırsmadım değil yine rahatsız olursam diye ama korku filmlerindeki ses gelen yere doğru gidilmezse olmaz misali üstüne gidicem ya korkumun, gittim.

Sinema dergisindeydi sanırım okumuştum filmle ilgili detayları. Blair cadısına benzetildiğini, filmin ilk gösteriminde filmin yarısında insanların salonu terkettiğini, sözde gerçek bir hikayeye dayandığını, aslında aynı filmin ikinci çekimi olduğunu, vs vs. Bir kere çoğu 'korkarım' diyen insanın bence rahatlıkla izleyebileceği bir film bu, çünkü filmin inişleri ve çıkışları var, gece karanlıksa, gündüz de aydınlık. Biraz gerilip sonra bir şey yaşanmayacağını bildiğiniz sahnelere geri dönüyorsunuz. Zaten o gerizekalı erkek arkadaş mevcutken, ah işte tam da sıradan bir korku filmi, herife bak ne mal dediğiniz için sürekli, çok da içine giremiyorsunuz. Filmin başlarında ee daha fazla ne olabilir ki, kapı oynadı, ışık yandı söndü, ee diye düşünürken, yavaş yavaş bu dozu artırmaları hoşuma gitti açıkçası. Neden bilemiyorum ama çarşafın havalandığı sahnede bir içim hop etti (o kadar gümbürtüde sürüklenmede hop etmeyen iç, çarşaf havalanınca havalanıp indi bi).

Başroldeki çocuğa uyuz oldum zaten. Ne kadar yapılmayacak şey varsa hepsini meraklı bir çocuk edasıyla yapmaya çalışan bu gerzek, gücünün yetmeyeceğini bile bile bu şeytani şeyle alay edecek, ve ona çıkışacak kadar da zeki. Bu kısımlardan şeytani varlığımızı kızdırıp olaylara dalış yaşayacağımız zaten çok belli. Kafasına iki tane vurup susturası geliyor insanın, ama dediğim gibi o tavan arasına çıkılmazsa olaylar gelişmez ki korku filmlerinde! Başlardaki zorlama diyaloglar ve kameranın sürekli sallanıp açı değiştirmesi falan da rahatsız ediciydi, ama ana temamız zaten bu aslında.

Yapımcılar gerçek hikayeden yola çıktık sloganının çok işe yaramayacağını düşünmüş olsa gerek ki filme üşenmeyip 3 tane de son çekmişler. Bunun merak uyandırmadığını söyleyemeceğim, bu açıdan başarılı. Film biter bitmez acaba diğer iki son nasıl diye düşündüm. Şeytani varlığa dair hiçbir şey göstermeden germeyi korkutmayı amaçlaması da başarılı bence. Hikaye çok mantıklı ilerlemiyor, ve erkekimiz ışıkları bile yakmadan noluyo lan orda diye karanlığa dalıdalıveriyor evet ama herkesin aklında kalan sürüklenme sahnesi de kendi kategorisinde başarılı. Haneke'nin durağan bir görüntüyü izletmeyi başarması gibi, bu film de bir odanın içine hapsedip sürekli kapıya baktırıyor adamı.

"Don't see it alone" , "what happens when you sleep" lere fazla umut bağlamayın. Şimdiden en korkunç filmler arasında sayılıyormuş gerçi, ben onların yalancısıyım.

Yorumlar

- dedi ki…
birincisi, bu filmde ben korkmadıysam hiç kimse korkmaz sanırım (korkmadım evet). ikincisi, o sevgili ne kadar gerizekalı bir karakterdir öyle, öyle bir insan gerçek hayatta yoktur sanırım. üçüncüsü, noolursa olsun o evde kalınır mı, hiç mi korku yok bu insanlarda? dördüncüsü bu kızın hiç mi anası babası arkadaşı bişeysi yok (o iki sahnede görünen figüran kadın mıdır en yakın arkadaşı, bu mudur yani? ) hah beşincisi ve sonuncusu olsun sevmedim işte, sevmedim arkadaş. bana üç sonlu beş sonlu gelmesin, sevmedim.
Adsız dedi ki…
Birincisi, korkmadım. İkincisi, kızın sevgilisi çok gerizekalı. Ayrıca herif sürekli kızın güzelliği ile ilgili seyircinin bilinçaltına mesaj gönderiyor. Üçüncüsü, kız hangi eve taşınırsa taşınsın geliyomuş bu yavşak. Dördüncüsü, birbirlerini bulmuşlar başka da arkadaş edinmemiş hıyarlar. Bir akşam da insanın arkadaşı gelmez mi yemeğe, çaya, bir şeye ya? Beşincisi ve sonuncusu sevmedim.

[Lostehanu'nun dediklerine aynen katılıyorum yazmak istemedim, o yüzden böyle uzun uzadıya anlattım ben de :)]
amie dedi ki…
çocuğun uyuz olduğum bir şeyini yazacaktım unutmuşum buraya yazayım. bu gerizekalı "ama ben onu satın almayacağıma söz vermiştim, satın almadım ki ödünç aldım" diyerek gönlümü de fethetmiştir.

Bu blogdaki popüler yayınlar

Sol Baştan Say

Domates Biber Patlıcan

özgüven ve başkasının yerine utanmak