burunları kırmızı.

O kadar zamanı beraber geçirip, yine de bir şeylere özlem duyuyor olmak garip değil mi? Üstelik bu özlem duyulan şeyler, basit şeyler. Bana göre basitler tabi. Hoş, bu kadar basit olsalar, yapar geçerdik belki de çoktan?

Özlediğim basit şeyler.

Anlayamadım ben. Daha zorlarını yapabiliyorken, nedendir arada kaynamaları? Zaman mı yok, yoksa önemsiz mi sandık biz bunları .. Çok zor olmamalı karşılıklı oturup sıradan bir yerde, tüm o kalabalığın gürültünün içinde çayımızı yudumlarken birbirimizinkinden başka ses duymamak. Ya da çok zor olmamalı elele tutuşup burunlarımız kırmızı yürümek biraz. Bir filmin vizyona girmesini aynı heyecanla bekleyip, sinemada birlikte seyretmek. Belki birer sigara yakıp, bölümden fiziğe kadar aheste aheste yürüyebilmek konuşmadan. Portakal suyunu yudumlarken sevinebilmek, ve planını yapmak ocakta demlenmek üzere olan çayın.

Oysa yalanlar bile söylüyorum ben denk getirmek için programları. Benim için artık sıradanlaşmış büyük büyük yalanlar. Söylendikçe küçülen. Ya da zorluyorum fiziken ve ruhen imkanlarımı. Karmaşıklaştıkça rutinim olmuşlar meğerse eylemler, farketmemişim.

Özlediğim basit şeyler.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Sol Baştan Say

Domates Biber Patlıcan

özgüven ve başkasının yerine utanmak